top of page
İzmir.png

Mahmut Özgener:"Faiz düşmeli ticari krediler ona eşlik etmeli!"

Mahmut Özgener:"Faiz düşmeli ticari krediler ona eşlik etmeli!"
İzmir Ticaret Odası (İzTO) Şubat Ayı Meclis Toplantısı, İzmir İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Yahşi’nin katılımıyla gerçekleştirildi. İzTO Başkanı Özgener enflasyon, faiz, meslek liseleri, kardeş ülkeler ve yurtdışı ilişkilerinin Türkiye ticaretine etkileri kapsamında geniş değerlendirmelerde bulundu.

ÖZGENER: “ÜLKEMİZİN REFAHINDA EN ÖNEMLİ UNSUR EĞİTİM”

İzTO Başkanı Mahmut Özgener, mecliste yaptığı konuşmada meslek lisesi ve ara eleman vurgusu yaparak, “Her platformda dile getirdiğim gibi; hem ülkemizin hem kentimizin sürdürülebilir kalkınmasında ve refahında en önemli unsur “eğitim”. Bu nedenle, nitelikli insan kaynağı yetiştirmek ve fırsat eşitliğini sağlamak için eğitime yapılan yatırımların artırılması büyük önem taşıyor. Sayın Müdürümüz, eğitim ile iş hayatını bir araya getiren, gençlerin meslek edinmesini sağlarken aynı zamanda iş dünyasının nitelikli eleman ihtiyacını karşılayan ‘Mesleki Eğitim Merkezleri’ konusunda bizlerle detaylı bilgiler paylaşacak. Kendisine katılımından dolayı teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.


“ERDOĞAN’A TEBRİKLERİMİZİ ARZ EDİYORUZ”

AK parti Kongresi’nde yeniden AK Parti Genel Başkanı seçilerek güven tazeleyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı tebrik eden Özgener, “23 Şubat Pazar günü gerçekleşen ‘Adalet ve Kalkınma Partisi 8. Olağan Büyük Kongresi’nde yeniden Genel Başkanlığa seçilen Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a tebriklerimizi arz ediyor, hayırlı olmasını diliyoruz” ifadelerini kullandı.


“DERVİŞOĞLU’NA ZİYARETİ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM”

İYİ Parti genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun İzTO ziyaretine ilişkin de açıklamada bulunan Özgener şunları kaydetti:


Geçtiğimiz hafta Odamızda İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Müsavat Dervişoğlu’nu ağırladık. Ülkemizin ve kentimizin gündemine ilişkin samimi bir sohbet etme imkanı bulduğumuz ziyarette Sayın Dervişoğlu’nun altını çizdiği bir söylem vardı; “İzmirli gibi düşünmek”. Kendisi; yaptığımız her çalışmada bu farkı gördüğünü ifade etti. İzmir Ekonomi Üniversitemizin başarılarını, yeni kampüsümüzün yapımı ile ilgili çalışmaları ve Kemalpaşa Lojistik Merkezi başta olmak üzere Odamız tarafından yürütülen projeleri detaylı bir şekilde aktarma imkanı bulduk. Türkiye’nin farklı illerinden milletvekillerimizin ve parti yöneticilerinin de eşlik ettiği ziyaret için kendilerine çok teşekkür ediyorum.


“ABD’NİN ORTADOĞU POLİTİKALARI ÜLKEMİZ İÇİN ÖNEM TAŞIYOR”

Kentimize ve ülkemize katkı sağlamak için ekonomideki gelişmeleri yakından takip etmemiz gerektiğini her fırsatta dile getiriyorum. Yılbaşından bu yana global ekonomide yaşanan gelişmeler, bir süredir bahsettiğimiz çoklu kriz ve belirsizlik ortamıyla gittikçe artan bir şekilde karşılaşacağımızı teyit ediyor. Yeni Amerika Birleşik Devletleri Yönetimi uluslararası siyasette ve ekonomide bütün kuralları tekrardan yazmaya çalışırken, ticaretini tehdit eden pazarlara yönelik yeni gümrük vergileri getirdi ve daha da getirmeyi planlıyor. Amerika Birleşik Devletleri’nin artık sadece siyasi rekabet içinde olduğu ülkelere dış ticarette yaptırımlara gitmeyeceği, 2. Dünya Savaşı’ndan bugüne siyasi birliktelik içinde olduğu birçok ülkeye de ekonomik yaptırım uygulayabileceği yeni bir döneme giriyoruz. Bu bağlamda; Amerika Birleşik Devletleri’nin Avrupa Birliği’yle ilişkilerinin, ülkemizi de dolaylı yoldan etkileyeceğini öngörüyoruz. Amerika Birleşik Devletleri’nin Ortadoğu politikaları ve Rusya-Ukrayna savaşına yönelik adımları da ülkemiz ekonomisi için önem taşıyor.


“AB’DEKİ HAKSIZ REKABET POLİTİKALARI ÇÖZÜME KAVUŞMALI”

Avrupa Birliği, kısa bir süre önce teknoloji ve verimlilik artışında neden geride kaldığını incelediği raporun ardından “Rekabetçilik Pusulası”nı 4 ana başlık altında açıkladı. Bunlar; “Bilim ve Teknoloji”, “Sürdürülebilirlik”, “Tedarik Zincirlerinin Yeniden Dizaynı” ile “Güvenlik ve Savunma”. Avrupa Birliği’nin Çin’e olan bağımlılığını azaltma ve tedarik zincirlerini çeşitlendirme hedefi doğrultusunda, ülkemizin daha önemli bir üretim merkezi haline gelme potansiyeline sahip olduğu kanaatindeyiz. Bu potansiyelin hayata geçirilmesi için Avrupa Birliği’nin diğer ikili ticaret anlaşmalarından doğan ve ülkemiz için haksız rekabet yaratan konuların bir an önce çözüme kavuşturulması gerektiğini görüyoruz. Bu durumun; Gümrük Birliği modernizasyonu konusunda gerekli adımların atılmasını tetikleyecek bir etki yapacağını da ülkemiz ekonomisi adına olumlu değerlendiriyoruz.


“MEVCUT POLİTİKA FAİZİ İLE FARK VAR”

Bu ayın başında, Merkez Bankası tarafından paylaşılan Enflasyon Raporu’nda ilk dikkat çeken nokta 2025 yıl sonu için enflasyon tahmininin yüzde 21’den yüzde 24’e yükseltilmesi oldu. Bu güncellemeyle birlikte, Merkez Bankası son altı ayda 2025 yıl sonu enflasyon tahminini toplamda 10 puan artırmış oldu. Merkez Bankası bu revizyonda ağırlıklı olarak para politikasının etki alanı dışındaki unsurların ağırlığı olduğunu belirtti. Buna bağlı olarak; geçen hafta açıklanan Piyasa Katılımcıları Anketi’nde enflasyon beklentileri de yükseldi. Katılımcıların cari yıl sonu TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 27,1 iken, bu anket döneminde yüzde 28,3 oldu. Merkez Bankası bu haftabaşında, 12 ay sonrası için öngörülen sektörel enflasyon beklentilerini açıkladı. Gerçekleştirilen son enflasyon raporu toplantısında, faiz indirimine yönelik hala bir alana sahip olduğunu paylaşmıştı. Ancak; Merkez Bankası’nın açıkladığı yüzde 33,27 olan son üç aylık enflasyon ortalamasının yıllıklandırılmış halini incelediğimizde, yüzde 45 olan mevcut politika faizi ile arasında bir farkın olduğunu görüyoruz.


“TÜFE ENFLASYON SEVİYESİNİN BELİRLENMESİNDE KRİTİK OLACAK”

Bahsetmiş olduğumuz fark; Merkez Bankası’nın bu ayın başında öngördüğü gibi “enflasyon beklentilerinin hanehalkı ve reel sektörde düşmeye devam etmesi” ile birlikte okuduğumuzda, enflasyon beklentilerinde tutarlılığın önemini anlıyoruz. 12 ay sonrasının enflasyon beklentisi; hanehalkı için yüzde 58,82’den, yüzde 59,12’ye çıktı. Reel sektörün beklentisi ise yüzde 43,8’den yüzde 41,9’a düşerken, piyasa katılımcılarının öngörüsü yüzde 25,38’den yüzde 25,26’ya geriledi. Bu sonuçlardan hareketle; Şubat ayı enflasyon verilerinin, 3 aylık ortalama TÜFE enflasyonunun yıllıklandırılmış seviyesinin belirlenmesi noktasında kritik olacağını düşünüyoruz.


“FAİZ ORANINDA DEĞİŞİKLİK YAPILMAMASI FİYATLAMALARI ETKİLER”

Şubat ayı enflasyonu piyasaların tahmin ettiği gibi %4 civarında gelirse, bu veri %40 dolaylarına çıkacak. Bununla birlikte; %45 olan politika faizini düşürmek için ısrar edilmesinin, özellikle hane halkı enflasyon beklentileri yükselirken sıkı para politikasının ciddiyeti açısından olumsuz algılanacağı kanaatindeyiz. Öte yandan, Ocak ayı enflasyonunu yükselten ve Şubat ayınınkini de etkilemesi beklenen kamuda sağlık katılım muayene paylarında yapılan artışın bir kısmının, geçen hafta sonu geri çekilmesinin, Şubat enflasyonunun tahminlerden daha düşük gelmesini sağlayacağını bekliyoruz. Şubat ayı enflasyonunun yüzde 4 yerine yüzde 3 gelmesi durumunda ise; yıllıklandırılmış verinin geçen ayki yüzde 33,27’yi aşarak yüzde 36 seviyesinde olması bekleniyor. Bu durumda; Merkez Bankası herşeye rağmen faiz indiriminin gerekli olduğunu değerlendiriyorsa, sağlık sektörü zammının geri alınmasının bir parça alan yaratabileceğini öngörüyoruz. Ortaya çıkan sonucu, Merkez Bankası’nın faiz indirimi için sürekli değişen ve dar alana sıkışan verilere işaret etmesi olarak değerlendiriyoruz. Sağlık zammının geri alındığı da göz önünde bulundurulduğunda, Merkez Bankası’nın 6 Mart’ta faiz indirmeye devam edeceğine yönelik piyasa beklentisinin devam ettiğini görüyoruz. Faiz oranında herhangi bir değişiklik yapılmaması ihtimalinin ise, beklenti dışı olarak algılanacağına ve fiyatlamaları etkileyeceğine inanıyoruz.


“ENFLASYONU DÜŞÜRMENİN MALİYETİ ARTIYOR”

Son 1.5 yılda Merkez Bankası'nın başarı sağladığı alanlar arasında bilanço düzelmesi, rezerv artışı, açık pozisyonun azalması ve Kredi Korumalı Mevduat’ının önemli bir döviz kaybı olmadan eritilmesi öne çıkıyor. Ancak para politikasında sıkılaşmaya yönelik yeni adımlar atılmaması halinde, enflasyonun istenilen seviyeye inmesi için, piyasa fiyatlarındaki istikrarın sağlanması ve enflasyon beklentilerinin düşmeye devam etmesi gerekiyor. Daha önce de sizlerle pek çok kez paylaştığım gibi, sadece para politikası odağında ilerlemek, maalesef, enflasyonu düşürmenin maliyetini her kesim için artırıyor. Hem kur seviyesinin, hem de ekonomik aktivitenin hedeflenen seviyelerde seyretmediği bir ortamda, kısa zamanda yeniden dengeli bir pozisyona gelmek için, dezenflasyonun hızlanması gerektiğini görüyoruz. Böylelikle, reel sektör ve hane halkları üzerindeki maliyetlerin daha kontrol edilebilir bir hal alacağını öngörüyoruz. Her türlü gelişmeye karşı, ekonomimizin en önemli aktörü olan Merkez Bankası’nın politikalarının desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz. 2023 Temmuz’undan bu yana uygulanan para politikası, belirsizliği artan global ekonomik ortamda, makroekonomik kırılganlıklarımızı azaltmak için önemli bir fırsat sunmakta.


“KAZANÇ ANCAK GİDERLERİ KARŞILAYABİLECEK SEVİYEDE”

Sanayi üretimi Aralık ayında yüzde 7 artış göstererek son iki yılın en yüksek büyüme oranlarından birine ulaştı. Fakat ulusal verilerdeki toparlanma sinyallerine rağmen, üyelerimizden aldığımız geri bildirimler bu toparlanmanın henüz özellikle KOBİ’ler özelinde algılanmadığını gösteriyor. Önümüzdeki aylarda satışlarda belirgin bir yükseliş öngörülmediği gibi, mevcut durumun, özellikle enflasyonla ilgili algı nedeniyle zorlaşacağı beklentisi hakim. Diğer yandan satışlardaki azalma, stoklarda artışa neden oluyor. Üyelerimizin ciroları ve gelirleri genel anlamda düşüyor, buna karşılık masrafları ise katlanmış durumda. Özellikle personel giderlerinde yaşanan artışın; yurt dışı satışlarda ve fiyat belirlemede zorluk oluşturduğunu, yurtiçi piyasalarda ise kazancın ancak giderleri karşılayabilecek seviyede olduğunu değerlendiriyoruz.


“FAİZ GERİELMELİ, TİCARİ KREDİ ORANLARI ONA EŞLİK ETMELİ”

Yapılan işlerden elde edilen gelirlerin kârlı olmadığını ve bu durumun birçok firmanın kapanma riskiyle karşı karşıya kalmasına yol açtığını analiz ediyoruz. Özellikle döviz kurunun enflasyondaki artışa göre düşük kalması nedeniyle ihracatta sıkıntılar yaşandığını ve 2025 yılında da girdi maliyetlerinin artmaya devam etmesinin iş süreçlerini giderek zorlaştıracağını, dolayısıyla küresel piyasalardaki rekabet gücümüzün azalacağını öngörüyoruz. Bu durumun iç pazarda ithalatın daha cazip hale gelmesine neden olacağı kanaatindeyiz. Bugün açıklanan dış ticaret rakamlarına göre, ülkemizde Ocak ayında genel ticaret sistemine göre ihracat yüzde 5,8, ithalat yüzde 9,6 arttı. İthalatın ihracata göre daha güçlü bir artış göstermesi doğrultusunda, 2024 Kasım’da 2,7 milyar dolar olan aylık cari açık, Aralık’ta 4,7 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu gelişmeyi; para politikaları açısından olumsuz bir sinyal olarak değerlendiriyoruz. Kredi faizlerinin yüksek seyretmesi nedeniyle firmalarımızın nakit akışının zorlaştığını ve birçok işletmenin mevcut ürünleri zararına satma noktasına geldiğini görüyoruz. Buna çözüm olarak, politika faizinin gerilemesine, ticari kredi oranlarının eşlik etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca, faiz yükselirken değişken faizli kısa vadeli kredi kullandırıp, faiz düşerken sabit faizli uzun vadeli kredi önerilmesini de doğru bulmadığımızın altını bir kez daha çizmek istiyorum.


“MESLEKİ EĞİTİMLE ENTEGRE PROJELER GELİŞTİRMEK İSTİYORUZ”

Günümüzde bilgi ve teknolojinin etkin kullanımının sermaye ve rekabet avantajı sağlamak açısından taşıdığı önem değerlendirildiğinde; gelişmişlikte öne geçebilmek için, iyi eğitimli insan gücüne büyük bir ihtiyaç duyuluyor. Özellikle dijital dönüşüm, yapay zekâ ve yeni teknolojilerin etkisiyle mesleklerin ciddi bir değişim içerisinde olduğunu, bu durumun yeni iş kollarını beraberinde getireceğini ve bazı çalışma alanlarının insan merkezli olmaktan çıkabileceğini daha önce pek çok kez dile getirmiştim. Dünya bu kadar hızlı değişirken mesleki eğitimin yeni pozisyonunun tasarlanması ve güncel donanımla zenginleştirilmesi daha da kritik hale geliyor. Öte yandan, ülkemizin yıllardır bir avantaj olarak gördüğü nüfus-fırsat penceresini de giderek yitirdiğimizi, demografik anlamda medyan yaşın giderek yükseldiğini gözlemliyoruz. Yaşanan tüm bu gelişmeler, iş gücümüzü hızlı bir şekilde dönüştürmemiz gerektiğini işaret ediyor. Bu noktada; dönüşümü yakalamak için dünyadaki gelişmeleri iyi okumamız, doğru anlamlandırmamız ve uygulamaya geçmede “çevik” olmamız şart. Bu bağlamda, bireylerin kariyer yollarını sürdürülebilir şekilde inşa etmelerinde mesleki eğitimin önemi giderek artıyor. İş dünyasının ihtiyaçlarına uyum sağlayan, teknolojik gelişmeleri takip eden ve sürekli kendini yenileyen bir eğitim sistemini, ekonomik büyüme ve toplumsal refah açısından büyük bir gereklilik olarak değerlendiriyoruz. İzmir Ticaret Odası olarak bu süreçte, İl Milli Eğitim Müdürlüğümüz ile iş birliği içinde mesleki eğitimin dijitalleşme ve inovasyonla entegre edilmesini sağlayacak projeler geliştirmek istiyoruz.


“MESLEK LİSESİ MEZUNLARININ NEDEN ÇALIŞMADIĞI ORTAYA KONULMALI”

Odamız bünyesinde faaliyet gösteren Meslek Komitelerimizin ihtiyaç duyduğu konuların başında nitelikli eleman ihtiyacı geliyor. Bu bağlamda, çağın gereklerine uygun bir meslek edinmenin uzun vadede kıymet ve kazanç sağlayacak bir konu olduğunu, gençlerimize anlatmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu noktada, Meslek Lisesine gidecek bir öğrencinin kariyer planı da yapabildiği bir sistem olan Mesleki Eğitim Merkezlerinin (MESEM) kritik bir ihtiyaca cevap verdiği kanaatindeyim. Öğrencilerin teorik eğitimle birlikte iş yerlerinde deneyim kazanarak yetiştiği MESEM, eğitim ile çalışma hayatı arasındaki ilişkinin güçlendirilmesi konusunda hayati bir rol oynuyor. Bu sistem ile çocuklarımız, daha okurken iş fırsatlarına sahip olabiliyor. Yürütmekte olduğumuz Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Projelerimiz için Tarım Meslek Liseleri kaliteli üretim için hayati önem taşıyor. Bir başka bir örnek; Kemalpaşa’da hayata geçireceğimiz Lojistik Merkezimiz. Bu merkezimiz kapsamında da bir Dış Ticaret Meslek Lisesinin, bölgeye artı bir değer katacağına inanıyoruz. İzmir özelinde, istihdam ihtiyaçlarının sektörel olarak belirlenmesi; mesleki ve teknik anadolu liseleri bünyesinde bölümlerin ve kontenjanların söz konusu ihtiyaca orantılı olarak yapılandırılmasının faydalı olacağını değerlendiriyoruz. Ayrıca, meslek lisesi mezunlarının ilgili meslekte çalışmasına ve niye çalışmadığına dair konularda istatistiksel çalışmaların yürütülmesi de önem taşıyor.


“O ORTAOKULLAR KENTİMİZDE DE AÇILMALI”

Bir noktaya daha dikkatinizi çekmek istiyorum. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ortaokulda öğrenim gören öğrencilerin kabul edileceği mesleki ve teknik Anadolu liseleri bünyesindeki mesleki ortaokulların Bursa, Sivas, Konya ve Burdur'da açılacağı duyuruldu. Bu ortaokulların kentimizde de açılmasının katkı sağlayacağına inanıyoruz. Öğrencilerin daha ortaokul sıralarında, Meslek Liselerindeki bölümler ve bu bölümlerden mezun oldukları takdirde geleceklerini nasıl şekillendirebilecekleri konusunda bilgi sahibi olmaları oldukça önemli. Bu konuyla ilgili güzel bir haberi de dün gerçekleşen Çınarlı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Protokol Yürütme Kurulu Toplantısı’nda aldık. İl Milli Eğitim Müdür Yardımcımız Sayın Firdevs Çatalkaya, Lisemizin bünyesinde mesleki ortaokul açılacağını ifade etti. Başta Meclis Üyemiz Adil Özyiğit olmak üzere, emeği geçen herkese teşekkür ediyor, ülkemizde hayata geçirilecek bu yeni uygulamadan kentimizin de yararlanacak olmasından memnuniyet duyuyoruz.


“YENİ PROJELER ÜRETMELİYİZ”

Mesleki eğitim alanında komitelerimizin başarılı çalışmalarına, örnek projelerine de değinmek istiyorum. 80. E-Ticaret Komitemiz mentörlüğünde hayata geçirdiğimiz "E-Ticaret Destek Personeli" projesiyle, meslek lisesi öğrencilerini iş dünyasının ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücüne kazandırıyoruz. Öğrenciler, sanal mağazalarda ürün girişinden sipariş teslimatına kadar tüm süreci iş başında öğrenerek e-ticaret alanında deneyim sahibi oluyor. 18. Deri Konfeksiyon ve Saraciye Meslek Komitemiz de bu alanda güzel çalışmalara imza attı. Komitemizin, Bornova Mimar Sinan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ile birlikte yaptıkları çalışmalarda, ilgili bölüme kayıt olan öğrenci sayısının artmasına yönelik okulumuzun atölyeleri yenilendi. Oda olarak bu çalışmaların artmasına yönelik biz üzerimize düşen görevi yapmaya hazırız. Gençlerimizi daha yoğun bir şekilde iş dünyası ile tanıştırmamız ve tüm paydaş kurumların içerisinde olduğu yeni projeler üretmemiz gerektiğinde hemfikiriz İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğümüze her daim Odamızla yakın iş birliği içerisinde oldukları için huzurlarınızda bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.


“LOJİSTİK MERKEZİ DÜNYAYA ÖRNEK OLACAK”

Faaliyet filmimizde de izlediğiniz gibi bu hafta başı, Odamız, Ege Bölgesi Sanayi Odası ve Ege İhracatçı Birlikleri temsilcilerinin katılımıyla Hamburg-Bremen Lojistik Merkezleri İnceleme Programı düzenledik. Program kapsamında, Kemalpaşa Lojistik Merkezimizin yönetim süreçlerine adapte edilebilecek dijital çözümlere yönelik incelemelerde bulunduk. 2 günde toplam 12 kurum ile temasımız oldu. İzmir ile Hamburg arasındaki karşılıklı iş potansiyelini değerlendirdiğimiz görüşmede, Başkonsolos Kara, son dönemde kentimizden çok sayıda iş heyetinin Hamburg’a geldiğini, yoğun bir ilgi olduğunu belirtti. Ayrıca, Başkonsolosumuz İzmir’in Hamburg’taki imajının olumlu olduğunu ve ilişkilerin daha da geliştirilebileceğini bizlerle paylaştı. Bildiğiniz üzere, İzmir Ticaret Odası olarak kentimizdeki tüm paydaşlarımızla ortak projeler üretmek temel hedefimiz. “Kemalpaşa Lojistik Merkezimiz” de bunun en güzel örneklerinden biri. Ege Bölgesi Sanayi Odası ve Ege İhracatçı Birliklerimizin de değerli katılımlarıyla Hamburg ve Bremen’e düzenlediğimiz program kapsamında; Kemalpaşa Lojistik Merkezimizin dünyaya örnek olacak bir alt yapı ile kurulması için önemli temaslarda bulunduk. Yaptığımız ikili görüşmelerde karşılıklı geliştirilecek projelerin İzmir’e büyük katkı sağlayacağını gördük. Alman yatırımcıların gelmesinin uzun vadede ülkemize önemli bir potansiyel sağlayacağı kanaatindeyiz.


“KARDEŞ SAYIMIZ 133’E YÜKSELDİ”

Bu vesileyle güzel bir gelişmeyi de sizlerle paylaşmak istiyorum. Geçtiğimiz Ekim ayında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Dr. Cemil Tugay ile birlikte gerçekleştirdiğimiz Bremen ziyaretinde, Bremen Ticaret Odası ile tanışma imkanımız olmuştu. Kendileriyle kardeş oda olmak için sözleşmiştik. 3 aylık kısa bir süre neticesinde bunu başardık. Bremen Ticaret Odası ile “kardeş oda” anlaşmamızı imzaladık. Anlaşma ile Bremen Ticaret Odası, Odamızın Almanya'daki ilk "kardeş" ticaret odası olurken, toplam kardeş oda sayımız 133'e yükseldi. “Kardeş Oda” bizlerin orada bir evi olduğu anlamına geliyor. Üyelerimizin farklı ülkelerde iş yapmasına olanak sağlayacak, onlara güven verecek bu ilişkilerin artarak devamını diliyorum.

תגובות

דירוג של 0 מתוך 5 כוכבים
אין עדיין דירוגים

הוספת דירוג
bottom of page