ÖZEL VİDEO HABER
www.izmiryasam.net'in yeni programı "Haber Odası"nın konuğu AK Parti - Cumhur İttifakı Dikili Belediyesi Meclis Üyesi Abdullah Özüdoğru oldu. Yeni Nesil Habercilik Grubu İmtiyaz Sahibi Gazeteci Vahit Koç ile İzmir Yaşam İmtiyaz Sahibi Gazeteci Erdal Divriklioğlu sordu, Özüdoğru dobra dobra sorulara yanıt verdi.
Abdullah Özüdoğru’nun yaptığı açıklamalardan satır başları şu şekilde.
HABERİN VİDEOSU
Haber Odası: AK Parti - Cumhur İttifakı'nın 31 Mart yerel seçimlerinde Dikili’de aldığı oy oranları hakkında bir değerlendirme yapar mısınız?
2024 yerel seçimlerinde Dikili’de belediye başkanlığı adaylığının MHP’ye verilmesi kendi seçmen tabanımızda rahatsızlık ve huzursuzluk yarattı.
“Açık söylemek gerekirse, yerel seçimler öncesinde sizlerle de zaman zaman Dikili’nin sorunlarını ve vatandaşlarımızın beklentilerini dile getirmiştik. Yerel seçimler öncesinde Dikili’de bir değişiklik ve yeni bir yönetim arayışı vardı. Bunu hepimiz görüyorduk ve gözlemliyorduk. Buna yönelik olarak ben dahil 5 arkadaşım AK Parti’den Dikili Belediye Başkan Aday Adayı olarak bir yola girdik. Ancak süreç bildiğiniz üzere, Cumhur İttifakı İzmir adaylarının ilçelere göre açıklanması sırasında Dikili’de Belediye Başkan Adaylığı Cumhur İttifakı ortağımız MHP’ye verildi. Bu noktadan sonra bizler, MHP üzerinden kimin belediye başkan adayı olacağı beklentisi içine girdik. O dönemde bir takım adayların isimleri zikrediliyordu ve kuvvetli isimlerden biri de daha sonra aday gösterilen Avukat Sema Akıncı idi. Avukat Sema Akıncı, 2019 yerel seçimlerine baktığımız zaman, bilgisi ve becerisiyle, belediyecilik deneyimiyle bu görevi layıkıyla yapabilecek insanlardan biri olarak görünüyordu. Ben şahsım olarak da öyle düşünüyordum. Kendisine de aday olması halinde her türlü desteği vereceğimize söz verdik ve adaylığının netleşmesiyle birlikte desteğimizi sürdürdük. Biliyorsunuz seçim sürecine girdik. Lakin bir takım gerçekler de vardı; bunları inkar edemeyiz. Dikili Belediye Başkan Adaylığı’nın MHP’ye verilmesi sonrasında Cumhur İttifakı ve AK Parti seçmeni arasında bir hoşnutsuzluk oluştu, bunu da yok sayamayız. Seçmen sayısı açısından söylüyorum, AK Parti Dikili’de 2. büyük parti, MHP Dikili’de 6. parti. 2019 yerel seçimleri sonrasında, 2024 yılında da belediye başkanlığı adaylığının MHP’ye verilmiş olması, açık söylemek gerekirse, AK Parti’nin seçmen tabanında bir takım rahatsızlıklar ve huzursuzluklar yarattı. Bunu gördük ve gözlemledik.
Cumhur İttifakı Olarak Yerel Seçimlerde Dikili'de Başarısız Olduk, Bu Çok Açık
31 Mart yerel seçimleri sonrasında elimize karnemizi aldığımızda bu tespitin ne kadar doğru olduğu ortaya çıktı. Seçmenimiz, belediye başkan adayına yönelik verdiği oy ile bize mesajını net bir şekilde iletmiş oldu. AK Parti’den aday adaylığımız sürecinde de görüp gözlemliyorduk. Yani AK Parti’den kuvvetli bir adayın çıkması durumunda, insanlarımızın gerçekten de bize destek olacağının işaretlerini alıyorduk. Kendi seçmenimizden başlayarak bir hayal kırıklığı oluştu. MHP adayına yönelik olarak bir eleştiri getirmek istemiyorum fakat Dikili’nin beklentileri bu seçimde yeni bir adaydı. Bu beklentinin somutlaştığını, Dikili’de bağımsız aday olarak seçimlere giren Kemal Doyuran bizzat ortaya koydu. Yani bağımsız bir aday, 31 Mart itibariyle yereldeki arayışın bir işareti oldu. Dr. Kemal Doyuran’ın almış olduğu oyu azımsamıyorum; kendisi de çok iyi bir performans ortaya koydu. Toplumun geneline yönelik umutlar vermiş olmalı ki seçmen ona meyletti. Ama tabii ki seçmenin ona meyletmesinin sebebi, aslına bakarsanız, burada öz eleştiri yapacağım. Kendi içimizde, Cumhur İttifakı olarak yeterince güçlü bir profil, kastım sadece aday değil, öncelikle parti isminden başlayarak, güçlü bir şekilde Dikili halkının karşısına çıkmamamız olduğunu düşünüyorum. Açık söylemek gerekirse, ben Cumhur İttifakı’nı, özellikle MHP olarak seçime girdiğimiz için kendimizi başarısız olarak görüyorum. Bunu kabul etmemiz gerekir; zaten sonuçlar da bunu ortaya koyuyor. Başkan adayımız ve ekibini bir bütün halinde düşündüğümüz zaman, Dikili’yi daha ötelere götürebilecek bir ekibe sahiptik. Buna yönelik bilgi birikimimiz ve hazırlığımız vardı. Dikili’nin hasret kaldığı, Dikili’de hükümetle uyumlu bir belediyeciliği tesis edebilecek bir yapımız ve projelerimiz vardı. Maalesef bütün bunlar seçim sonuçlarıyla birlikte askıda kaldı.
Şimdi buradan, aday profilimizden başlayarak, ilçe yönetimlerimiz de dahil olmak üzere, kendimizi de dahil ediyorum, o ekibin içerisinde bulunan insanlar olarak bir bütün halinde bunun öz eleştirisini kendi içimizde yapmalıyız diye düşünüyorum. Bizler kendi içimizde bu değerlendirmeleri ve öz eleştirileri yaparak nerede eksik kaldık, bunları el birliği içerisinde arkadaşlarla beraber değerlendireceğiz. Biliyorsunuz bu değerlendirmeler partimizin üst kademelerinde de yapılıyor. Bize yönelik olarak beklentiler ne ise biz de zaman içinde bu yönde gerekli desteğimizi partimize, ilçemize, Cumhur İttifakı’na vermeye devam edeceğiz. Yerel seçimlerde Cumhur İttifakı olarak Dikili’de başarısız olduk, bu çok açık.”
Haber Odası: Abdullah Bey, burada altını çizdiğiniz nokta, yerel seçimlerde Dikili’de belediye başkan adaylığının Cumhur İttifakı'nda MHP’ye verilmesinin bu seçimlerde aldığınız sonuçta etkisi olduğunu mu düşünüyorsunuz?
“Ağırlıklı olarak temelde bu durumun rol oynadığını düşünüyorum. Belediye Başkanlığı adaylığının Dikili’de MHP’ye verilmesi, Cumhur İttifakı seçmeninin, özellikle AK Parti seçmeninin, bir hayal kırıklığına uğramasına neden oldu; bunu inkar edemeyiz.”
Haber Odası: Geçtiğimiz yerel seçimlerde Cumhur İttifakı'nın oy oranları %15.49'a düştü, değil mi?
“Alınan oy oranına baktığımız zaman o oranlardayız. Tabii sayısal verileri burada Cumhur İttifakı'nın toplam oy oranı olarak düşünmek çok yanıltıcı olur. Cumhur İttifakı'nın Dikili'deki oy oranını hepimiz biliyoruz. Evet, sosyal demokrat seçmenlerin ağırlıkta olduğu bir yer, ama en az her üç seçmenden birinin de Cumhur İttifakı seçmeni olduğunu yok sayamayız. Bu seçimlerin özeline yönelik olarak partiden başlayarak, belki de Cumhur İttifakı adayının birkaç defa Dikili'de aday olmasının dezavantajını da yaşamın bir sonucu olarak oy oranında bir düşüş olduğunu düşünüyorum. Burada tekrar ediyorum, Avukat Sema Akıncı'nın o göreve layık olmaması gibi bir şeyi asla kastetmiyorum; kendisi gerçekten de Dikili'de belediye başkanlığını yapabilecek nadir insanlardan birisi.”
Haber Odası: Peki, Cumhur İttifakı'na verilmeyen oylar nereye gitti?
“Kendi gözlemimi söyleyeceğim. Farklı düşünen insanlara da saygım var. Bugün Adil Kırgöz’ün belediye başkanı seçilmesinde bizim seçmenimizin de katkısı olduğu kanısındayım. Biliyorsunuz, Adil Bey 600-700 oy farkıyla seçimi kazandı. Özellikle Dikili köylerinde yaşayan insanlarımızla yaptığımız istişarelere baktığımız zaman, bizim seçmenimiz dediğimiz insanların Adil Bey’i kısmen desteklediğini, bir bölümünün de Dr. Kemal Doyuran’ı desteklediğini ama belli bir kısmının ki bu kısım da azımsanmayacak bir kısımdır, tercihte bulunmadığını düşünüyorum. Çünkü Büyükşehir Belediye Başkan Adayımız Hamza Dağ’ın almış olduğu oy oranına baktığımız zaman, Cumhur İttifakı'nın oy oranını kısmen koruduğunu görüyoruz.”
Haber Odası: Dikili halkının Cumhur İttifakı'nın seçimi kazanacağına olan inancının az olmasından dolayı Adil Kırgöz’ü tercih ettiği, bunun asıl sebebinin de marjinal solun kazanmaması düşüncesi olduğunu iddia edenler olmuştu. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
“Bu düşünceye kısmen katılıyorum. Biliyorsunuz, geçmişte Dikili’de iki kutuplu seçimler oluyordu. Osman Özgüven ve Yüksel Uçar’ın belediye başkanlığı için yarıştığı dönemleri, 30 yıldır burada yaşadığım için biliyorum. O dönemden başlayarak marjinal solun varlığı hep konuşulur. Marjinal solun varlığının Cumhur İttifakı adayına ya da aday olunsaydı AK Parti adayına yönelik olarak bu kesime ulaşamayacağımız anlamına gelmediğini düşünüyorum, ama o seçmenin de tercihlerini değiştirebileceğine inanıyorum. Çünkü baktığımız zaman, Cumhur İttifakı seçmenimizin bu seçimde yapmış olduğu tercihlerin kısmen uyarı ve bilinçli bir şekilde yapıldığı kanaatindeyim. Seçmen bize bir ders vermek istedi. "Ben buradayım, beni lütfen ciddiye alın. Evet, gönlümüz sizle beraber, ama bizim istediğimiz bu değildi" dedi.”
Haber Odası : AK Parti - Cumhur İttifakı meclis üyeleri ile partileriniz arasında uyum ne durumda?
“Öncelikli olarak, tabii ki bu kendi iç meselemiz. Bu değerlendirmeleri biz ilçe yönetimlerimizle birlikte yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz. Şu ana kadar konuştuğumuz şeylerin hepsinden çıkaracağımız dersler var. Biliyorsunuz AK Parti’nin 2000’li yılların başında çıkış gayesi halkın sesi olabilmekti. Eğer halkın sesi ve halkın beklentilerini karşılayabilme anlamında biz gerçekten de yereldeki durumu layıkıyla kavrayıp tartamıyorsak burada bir öz eleştiri yapmak durumundayız. Ben açık bir şekilde bunu kabulleniyorum; geçtiğimiz yerel seçimlerin en büyük mağluplarından birinin Cumhur İttifakı olduğunu, ama bu durumun kesinlikle geçici olduğunu düşünüyorum. Dikili’nin aslına bakarsanız gönlünde de bizler olduğunu düşünüyorum, ama bu seçimin özel koşulları maalesef bu sonuçları doğurdu. Bahsettiğiniz özel eleştirileri de parti içerisinde değerlendirmesini yapıyoruz. Meclis üyesi arkadaşlarımızla meclis toplantısı öncesinde bir araya gelip konuşuyoruz. Dikili hayrına yapılacak her türlü yatırımın veya projenin daima destekçisi olacağımızı daha ilk belediye meclis toplantımızda Başkan Adil Kırgöz’e de ifade ettik. Bunun karşılığını tam anlamıyla Adil Bey’den gördünüz mü derseniz, bizi tam anlamıyla anladığı kanaatinde değilim.”
Haber Odası: Dikili Belediye Başkanı Adil Kırgöz’ün yeni dönemdeki performansını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Örneğin, yeni dönemde Adil Kırgöz, Çandarlı’da haftanın bir günü mesaisini orada yapıyor.
“Görünür” olmakla çözüm üretmek arasında çok ciddi farklar var.
“Adil Bey şu an sadece “görünüyor”, benim şahsi kanaatim odur. Çandarlı’da bir belediye başkanı yeni dönemde yarım gün mesai harcıyor olabilir ama Çandarlı’nın sorunlarına yönelik olarak yerel seçimler sonrasında neler yapmış, bu konu tartışılabilir. Haziran ayında belediye meclis toplantımızı Çandarlı’da gerçekleştirdik. O toplantı sırasında Çandarlı kalesinin turizm amaçlı çok fonksiyonlu kullanımı konusunda bir önerge verdim. Buna yönelik olarak zerre kadar bir adım atılmadı. Yaz dönemi gelip geçiyor, Çandarlı’nın sorunları hala yerinde duruyor. Batı plajında hâlâ tuvaletler ve duşlar eksik. Çandarlı hak ettiği noktada değil, altyapı sorunları devam ediyor. Görünüş itibariyle Adil Bey haftanın yarım günü orada mesai yapıyor olabilir; ancak orada bir fotoğraf vermek ile oranın sorunlarına sahip çıkmak arasında ciddi farklar var. Adil Bey’in geçmiş dönemden bu yana izlediği politikalara bakacak olursak, daha ziyade günü kurtarmaya çalışıyor. Ciddi altyapı sorunlarına çözüm getirmeye çalışmış mı? Baktığımız zaman cevap hayır. Adil Bey’in halkın içinde görünüyor gibi görünmesini samimi bulmuyorum. Eğer samimi ise öncelikle halkın tercihleri ile oluşmuş belediye meclislerindeki tutum ve davranışlarına bakarım. Baktığım zaman Adil Bey’in yeterince halkın iradesine saygı gösterdiği düşüncesinde değilim. Adil Bey yine kendi bildiğine, kendi doğruları çerçevesinde Dikili’yi ve belediye meclisini de dizayn etme peşinde, bunu görüyorum. Biz ilk yaptığımız meclis toplantısı sırasında da Adil Bey’e, AK Parti ve Cumhur İttifakı belediye meclis üyeleri olarak, Dikili’nin yararına olabilecek her yatırım ve proje için destek olacağımızı ifade etmiştik. Ben kendi adıma şunu söylüyorum: belediye meclis üyesi olarak artık bu toplumun, özellikle CHP’ye oy vermemiş %62’lik seçmen kesiminden başlayarak, bütün CHP’liler de dahil olmak üzere toplumun tamamının meclis üyesiyiz biz. Yani toplumun vicdanıyız. Orada alınacak kararlarda Dikili’nin geleceğine yönelik olumlu sonuçlar doğuracaksa arkasında olacağız. Olumsuz olacağını düşündüğümüz kararlarda da karşısında olacağız. Şu ana kadar sergilediğimiz tutumda bunu gösteriyor diye düşünüyorum.”
Haber Odası: Dikili belediyesinden çıkarılan işçiler konusu vardı. Bazı işçilerin geri alınmadığını, hatta mahkemeye başvurdukları duyumları var. Bu doğru mu? Bu işçilerin tamamı geri alınmadı mı?
“Tamamı geri alınmadı, geri alınmış gibi görünenler üzerinde baskılar ve mobbingler de şirketle devam ettiğini hepimiz görüyor ve gözlemliyoruz. Belediye içerisindeki arkadaşlarımızla yaptığımız değerlendirmelerde, belediyedeki bu baskının özellikle Adil Bey’i "tercih etmemiş" çalışanlara yönelik olarak artarak devam ettiğini görüyoruz. Sadece çalışanlara yönelik değil, bu baskılar.”
Haber Odası: Esnaflar konusunda da baskı yapıldığına dair bazı duyumlar var. Bu duyumlar hakkında neler söylemek istersiniz?
“Çok doğru. Bu arkadaşlarımız bizlere de geliyorlar. Gerek Çandarlı’da gerekse Dikili’de Adil Bey’in destekçisi olmamış pek çok esnafa yönelik olarak sistemli bir baskı var. Bu insanların üzerine gidiliyor. İş yerleri mesela daha önceden denetlenmiş olsa da ikinci bir defa denetleniyor. Çözülebilecek sorunlar başka noktalara taşınıp bu insanlar mağdur edilmeye çalışılıyor. Bazılarının iş yerleri kapatılıyor. Keşke bunlar olmasaydı. Yani, şunu beklerdik: Biz de az önce öz eleştirimizi yaptık. Keşke Adil Bey de öz eleştirisini yapsaydı. Çünkü bu seçimlerde, aslında bakarsanız, bizler kadar en büyük kaybedenlerden bir tanesi de kendisi olduğunu düşünüyorum. Yani, CHP Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Cemil Tugay 19 bin oy alırken, Adil Bey 11 bin oylarla belediye başkanlığını kıl payı kazanması, CHP seçmen potansiyelini düşündüğümüz zaman, onun açısından da çok büyük bir kayıptır ve ciddi derecede bir öz eleştiri yapması gerekir diye düşünüyorum. Yani, bu insanlara hasmane tavırlar içinde olmak yerine, onlarla yeniden iletişim kanallarını açmasını, kendisinden farklı düşünen insanların düşüncelerine saygı göstererek, onların sesine kulak vermesini beklerdim. Eğer bu yapılanlar kendi düşüncesi ise gerçekten vahim bir durum. Umarım bu yanlıştan tez zamanda döner.
Çalışanlara yönelik olarak sistemli baskı devam ediyor. Bazıları pozisyonlarına ait olmayan noktalarda görevlendiriliyor. Yıldırma politikası var. Bu sadece işçilere yönelik değil, aralarında memur arkadaşlarımız da var. Nisan ayının ilk toplantısı sırasında memurların sosyal denge tazminatı var, biliyorsunuz. Onların iyileştirmesine yönelik olarak konu meclise geldiği zaman biz dedik ki, bu yasal anlamda memurlara verilebilecek maksimum kazanım ne ise, onun verilmesi yönünde destek olduk. Bu karara olumlu yönde oy kullandık.”
Haber Odası: Dikili Belediye Meclisinde işten çıkarılabilecek personelin kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenebilmesi için İller Bankası'ndan 15.000.000 TL kredi çekilmesi ve 1396 kW'lık GES (Güneş Enerjisi Santrali) projesine yönelik kararlar alındı. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
“Bu iki konu Mayıs ayı belediye meclisi toplantısında gündeme geldi. Öncelikle, işçilere ilişkin 15 milyon liralık bir kredinin “işten çıkan ve çıkacak” olan personelin kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmesine yönelik İller Bankası'ndan kredi kullanılmasına Cumhur İttifakı olarak, ben Abdullah Özüdoğru, Azam Ziya Güç ve Yunus Demirtunç olarak hayır oyu verdik. Dedik ki: “Bu kişiler kimdir, kaç kişidir, isimleri nedir, her birisinin kıdem ve ihbar tazminatlarının miktarı ne kadardır? Bunun için neden kredi kullanıyorsunuz, neden kendi öz kaynaklarınızdan bunu karşılamayı düşünmüyorsunuz?”
Tatmin edici bir cevap asla alamadık. Nitekim CHP’li meclis üyesi arkadaşlarımızın oylarıyla o gün saat 4’te belediye meclisinde bu karar alındı, saat 6’da belediye başkanının imzasıyla 16 işçi arkadaşımızın işten çıkarılmaları kararı alındı. İşin ilginç tarafı, o gün bu karara onay veren CHP’li meclis üyelerinden birisinin çocuğu da işten çıkarılanlar arasındaydı. Çocuğu “Adil Bey’i desteklemediği için” bu bakış açısı gerçekten hastalıklı ve çok ciddi derecede problemli. Bu yönetim anlayışı da çok sağlıklı değil.”
Haber Odası: Yeni bir işten çıkarma durumu söz konusu olabilir mi?
“Evet, maalesef yeni bir işten çıkarma durumu söz konusu olabilir. O dönemde cuma günü işten çıkarılan, pazar günü baskılar ve tepkiler sonrasında tekrar işe alınan işçilerin belli bir kısmı maalesef baskılarla istifa ettirildi ya da istifa ettirilme durumuna getirilmeye çalışılıyor. İşin enteresan tarafı, bir yandan seçim vaadi olarak söz verilen insanlara yönelik personel alımı da devam ediyor. Dikili Belediyesi'nin ekonomik olarak geldiği noktayı hepimiz gözlemliyoruz. Arsa satışlarına yönelik olarak çok ciddi miktarda paraların nereye harcandığı konusunda kafamızda soru işaretleri var. Bu sorularımızı Adil Bey’e soruyoruz ve sormaya da devam edeceğiz. Yani, bir taraftan siz baskıyla işçileri çıkarıp, öbür taraftan personel istihdamına devam ederseniz belediye kadrosunu şişirmeye devam edersiniz ve içerideki açığı giderek büyütmüş olursunuz. Dolayısıyla, bu işleyişi satıp satıp nereye kadar devam ettireceğiz? Belediyenin istihdam yaratmak gibi bir vizyonu olması lazım, ama bu istihdamı kendi bünyesinde değil, önünü açacağı bazı yatırımlar sonrasında yatırımcılar kanalıyla yapması, yani bu soruna çare araması, çare üretmesi ve projeler üretmesi gerektiği kanaatindeyim. Şu anda izlenen yol her açıdan sakıncalı ve problemli.
Biliyorsunuz, sürdürülebilir enerji konusunda Cumhur İttifakı meclis üyeleri olarak tutumumuz belli. Yani, çevreye karşı duyarlı ve gerçekten elzem olduğuna inandığımız enerji ihtiyaçlarının güneş ve rüzgar enerjisi kanalıyla sağlanması konusunda biz sonuna kadar desteklerimizi veririz. Ama bize Mayıs ayı içerisinde Demirtaş Mahallesi 1109 parsele yönelik olarak belediye meclisine bir GES projesi getirildi. 1396 KW’lık bir projeydi bu. 1396 KW GES projesi için 1 milyon 400 bin euro kredinin İller Bankası'ndan kullanılması yönünde izin talebiydi. Tabii, bu izin talebinde bulunurken belediyeye ait istisnasız tüm gayrimenkullerin ve belediye gelirlerinin İller Bankası ödeneğine de ipotek konulmasına izin verilmesi ve bu anlamda Adil Bey’in yetkili kılınması şeklinde izin talebi vardı. Şimdi, öncelikli olarak yer seçimi kararından başlayarak biz bu GES projesine karşı çıktık. Dikili’yi biliyorsanız, Esentepe Mahallesi'nden hemen geçip o virajlı kısımdan aşağı doğru inerken, doğu ve batı yönündeki tepelik olan, aşağıda çukur alan düz bir alan var. O alanda belediyeye ait bir gayrimenkul üzerinde bu projenin yapılması düşünülüyor. GES projelerinin geri dönüş maliyetlerini hesaba kattığımızda, güneşten maksimum istifade edebilecek yer seçiminde bulunmak son derece önemli. Biz öncelikli olarak teknik bir ekip olmamızın da avantajıyla bu projenin biraz araştırmasını yaptık. Öncelikle projenin yer seçimini sıkıntılı bulduk. İzinlendirmeleri yapılmış, sonuç itibariyle imar planları aşamasını geçmiş, bu aşamadan sonra maliyeti konusunda da birtakım tereddütler ortaya çıktı bizde. 1 milyon 400 bin euroluk o maliyetin neye göre hesaplandığı hususunda fiyat analizini istedik, ama bu anlamda hiçbir döküman önümüze sunulmadı. Şimdi, siz bu rakamı neye göre belirlediniz? 1 milyon 400 bin euro dediğiniz rakam korkunç bir rakam, Dikili Belediyesi ölçeğinde gerçekten ciddi bir rakam. Piyasada bu işi yapanlara yönelik olarak da bir araştırma içerisine girdik. Ankara’da bu işi yapan tanıdıklarım, arkadaşlarım var. Onlarla istişarelerde bulunduk. Onların bizlere söylediği çok açık bir şekilde şuydu: 1396 KW’lık bir GES’in belediye ihalesine giriyor olsak, şu anda vereceğimiz rakam 750-800 bin dolar olurdu dediler. Öbür tarafta 1 milyon 400 bin euro var; arada 1.5-2 kata yakın bir fiyat farkı var. Hatta bu projeyi piyasa koşullarında siz özel olarak yaptırdığınızda, bu rakam daha da aşağıya düşüyor. Sadece belediyelerin ödemelerindeki gecikmeleri göz önünde bulundurarak, o rakamı %10-15 civarında piyasada bu işi yapan firmalar yukarı çekiyorlar. Şimdi, 1 milyon 400 bin euro’nun yaklaşık olarak maliyeti 45-50 milyon lira civarında. En son belediyemizin bu ay içerisinde, birkaç gün sonrasında satışını gerçekleştireceği bazı gayrimenkuller var. 18 taşınmaz. 18 taşınmazdan elde edilecek öngörülen gelir yaklaşık olarak bu GES’in maliyetinin üzerinde bir gelir. Şimdi, madem siz Dikili Belediyesi olarak bir satışa girişiyorsunuz, bu satışın şu şu parsellerini bu iş için kullanacağız ve akabinde belediyemizin şu kazanımı olacak. Yer seçimi anlamındaki sıkıntıları aştıktan sonra, belki bizler de destek olacağız. Biz, Dikili ve toplumumuz yararına olacak her türlü projeye destek olacağımızı ifade ettik. Ama Dikili’nin geleceğini 25 yıllığına ipotek altına koyacak kararın altına da imza atmayız.”
Haber Odası: Arıtma Tesisi projesi ve hayvan barınağı konusu hakkında neler söylemek istersiniz?
“Bildiğiniz üzere ben şehir plancısıyım. Dikili kent merkezinin, özellikle Kabakum sahiller bölgesinden başlayarak, en büyük sorununun altyapı problemleri olduğunu düşünüyorum. İçme suyu ve kanalizasyona ait sorunlar var. İçme suyu konusunda kısmen bir aşama kaydettik, ama kanalizasyon maalesef uzun zamandır Dikili’nin kanayan yarası. Dikili’nin en büyük sermayesi olan denizimiz, bu nedenlerden ötürü kirletilmeye ve yok edilmeye maalesef devam ediliyor. Dikili’ye arıtma tesisinin yapılmasını son derece gerekli, acil ve zorunlu görüyorum.
Arıtma tesisinin yerine yönelik olarak yapılan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı çalışması askı süresindeyken, biz buna itiraz edip etmeme konusunu epey bir düşündük. Çünkü baktığınız zaman, mevcut hayvan barınağının hemen bitişiğinde, karşısında yer alabilecek bir noktada. Belediyeye ait 23 parsel üzerinde, yaklaşık 20-25 dönümlük bir taşınmaz üzerinde bu arıtma tesisi yapılacak. Yani konumlandırılması yapılmış, projesi İZSU tarafından uzun zamandır çalışılmış bir projeye yönelik olarak itiraz yapmanın, bu yatırımı çok daha uzun vadeli bir sürüncemeye bırakmak anlamına geleceğini düşünerek itirazda bulunmadık. Bu projenin de bir an önce gerçekleşmesi hususunda her türlü kararı destekliyoruz. Umarım bir an önce yapılır. Yalnız bu arıtma tesisi yapıldığında, oradaki mevcut hayvan barınağının başka bir noktaya taşınması zorunlu olacaktır.
Bizim seçim döneminde bu konu için önerimiz vardı. Dikili ve Çandarlı arasındaki Demirtaş Mahallesi’ne yakın kamuya ait bir arazi üzerinde yer tespitinde bulunmuştuk. Yaklaşık 20-25 dönümlük bir yerde, gerçekten modern bir hayvan rehabilitasyon merkezinin yapılmasını uygun görüyoruz. Eğer bu yönde belediyeden bir öneri gelecek olursa, bu projeyi destekleyeceğiz.”
Haber Odası: Son belediye meclis toplantınızı yaptınız. Alınan kritik kararlar var mı?
Barışkent Emek ve Esnaf Kooperatifleri arasındaki Ticaret Alanını Konut Alanına Çeviririyorlar.
“Elbette var. Toplumdaki algıya ya da meclis içindeki algıya bakıyorum. Özellikle taraflı bir bakış açısıyla insanlar konuları ele aldıkları zaman, orada farklı düşündüğümüz gibi insanların sözlerini ve düşüncelerini duyuyorum. Şu ana kadar dört meclis toplantısında alınan kararların %90'ına destek verdik. Bu bahsettiğim kritik konularda halkımızın beklentilerini bildiğimiz için daha hassas oluyoruz. İnce eleyip sık dokumamız gerekiyor. Bu anlamda da bu tür kritik konularda red oyu verdik çünkü gündeme getirilen konular bizi ikna etmedi. En son belediye meclis toplantımızda yaklaşık 10’a yakın konu vardı. Bunlardan bir tanesine şiddetle karşı çıktık.
Bu konu henüz Dikili’nin gündeminde değil. Konu şu: Barışkent Sitesi var Dikili’nin girişinde. Barışkent Sitesi'nde emek ve esnaf kooperatifleri arasında yaklaşık 2 dönümlük bir belediye mülkiyetinde kalan ticaret alanı vardı. Bu alanın konut alanına dönüştürülmesi hususunda belediye başkanı Adil Kırgöz’ün ve ilgili teknik birimin belediye meclisinden talebi oldu. Son toplantıya belediye başkanının kendisi katılmadı. Başkan vekili olarak Çiler Güler Hanım vardı. Kendisine bu plan değişikliğini doğuran gerekçeyi sorduğumuzda herhangi bir cevap alamadık. Bunun temel gerekçesi, yine az önce bahsettiğim satışlar konusuyla bağlantılı olabilir. Yani belediyeye ait gayrimenkulü ticaret alanı olarak değil de konut alanı olarak satmak, Adil Bey’in yaklaşımıyla çok daha kolay olacağı için bu yolu tercih edebiliyor olabilir.
Burada da çok ciddi bir sorun var. Öncelikle 1/1000 ölçekli bir plan değişikliği yapılmış. Yapılması gereken, 1/5000 ölçekli nazım plan şemasında öncelikli olarak bir değişiklik yapıp bunu İzmir Büyükşehir Belediyesi'nden geçmesini sağlamak olacaktı. Bu konunun İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde red edileceğini umuyorum. Değilse bile, Barışkent Sitesi sakinlerinin bu plan değişikliğine şiddetle karşı çıkacağı kanaatindeyim. Çünkü daha önceden iki site arasındaki o boş alanda yaklaşık 2 kat olarak ticaret alanı yapılacak yerde, şimdi 5 katlı binalar ortaya çıkacak eğer bu plan yasallaşacak olursa. İnsanlarımızın nefes alabileceği alanlara ihtiyacımız varken, belediyeye ait gayrimenkulleri sadece daha iyi satışını sağlayabilelim diye konut alanına çevirmenin bir mantığı olamaz. Bir de bu bahsettiğim alan, halen yapımı süren ve tamamlanma aşamasına gelen devlet hastanesine en fazla 150 metre mesafede.
Aslında o bölgede bir plan değişikliği belki yapılabilir. O bölgede kapalı spor salonu olarak yapılmasını daha önceden ön gördüğümüz benim bürokrat olarak çalıştığım dönemlerde, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu iken biliyorsunuz ilçelere yönelik bir takım spor tesisleri ve kapalı spor salonları yapma yönünde girişimleri olmuştu. Biz de o dönemde Barışkent Sitesi'nin bulunduğu alanda böyle bir yeri belirlemiştik. Çevre Kontrol Koruma Müdürü iken, park ve bahçeler birimi bana bağlıydı. O dönemde bu yer tespitini yapıp İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne bildirmiştik ve ön olurunu da almıştık burasının. Aslında bu bahsettiğim kapalı spor alanı ile bu ticaret alanının takasını sağlayacak bir plan değişikliği ticari amaçlı olarak gelecek olsa, bu konuya sıcak bakabiliriz. Eş değer büyüklükte yerler bunlar. O bahsettiğim kapalı spor salonu alanının, ticaret alanının bulunduğu noktaya taşınıp, spor salonu alanının ticaret alanına dönüştürülmesi, hastanenin bulunduğu alandaki ticaret alanı ihtiyacını hem karşılayacaktır hem de belediyeye çok daha uzun süreli bir gelirin gelmesine olanak sağlayacaktır diye düşünüyorum. O yüzden belediye meclisine gelen bu talebe Cumhur İttifakı meclis üyeleri olarak karşı çıktık ve red oyu verdik. CHP’li belediye meclis üyelerinin oyları ile bu plan değişikliği maalesef belediye meclisinden geçti. Umarım bu konu İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi'nden geçmez çünkü orada konuyu inşallah değerlendireceklerdir.”
Komentáře