İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İZPA’nın düzenlediği “Körfez’in geleceği İzmir’in geleceği” konulu İzmir Körfez Çalıştayı’nın açılışı Tarihi Havagazı’nda sabah saatlerinde yapıldı. Konuyla ilgili gazetecilere açıklama yapan akademisyenler ve yabancı uzmanlar, Körfez’in kirletilmesi ve sebeplerini yeniden gündeme getirdi. İzmir Çalıştay programına yaklaşık 200 akademisyen, bilim kurulu üyeleri, yerli ve yabancı uzmanlar ile çok sayıda katıldı.
‘Ciddi sorunlarla karşı karşıyayız’
İZDENİZ Başkanı Dr. Işıkhan Güler, “Çalıştayın toplanması ve teşvikin de doğal bir sonucuydu. Bu çaba daha yaşanabilir bir kent için kolaylaştırıcı olacaktır. Çalıştay ’da öncelikli olarak körfez ekolojisinin kıyı alanlarına ve geniş yelpazeye yayılan, konulan alt başlıkların yer aldığını göreceksiniz. Can alıcı ihtiyacımız da budur, uygulanabilir, çözüm üretmek ve çözüme de uzun yolar sonrasında ulaşacaktır. Çözümle ilgili kararlılığımız da paylaşacağız. Ciddi sorunlarla karşı karşıyayız. Sorunlu bir konudur bu. Çalıştayımız bu çerçevede ilk adımlarla kabul edilmelidir. Sayın katılımcılar öncelikle şu tespiti yapmalıyız. Körfez’in durumu ne bugün ne de çözümden yerel yönetimler sorumludur. Gediz’den başlayarak organize sanayi siteleri, arıtma kapasiteleri, Körfez’e akan dış etkenler söz konusudur. Bildiğiniz gibi İzmir’in denizle kurduğu ilişki köklüdür. İzmir’i yaşama bağlayan iki kordon vardır. Bu duyunun bırakın yok olmasını, daha da yaygınlaşması ve işlevsel hale gelmesini amaç ediniyoruz. Kıyı alanlarından deniz taşkınlarının önlenmesi de çabalarımızın ortak noktasında kordon metaforu yer almaktadır. İZSU Genel Müdürlüğüne ve İzmir Planlama Ajansı’na (İZPA) teşekkür ederiz. Yurt dışından katılan akademisyen ve uzman hocalarımıza da teşekkür ederim” dedi.
İzmir için üç ayrı ufuk
İZPA Prof. Dr. Koray Velibeyoğlu, “İzmir için üç ufuk var. Burada körfezi yaşamımızın merkezine koyuyoruz. Körfezi ve ekosistemindeki iklim değişikliğini de bilmemiz gerekiyor ve etkilere karşı da dirençli olabilmesi için de çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İzmir kentinin kıyısı, denizi, kıyısının yapılaşması ve kırsal havzaları birbirinden kopmaz parçaları yer alıyor. Bizler bunun için çok kıymetli yer oluşturduk. Ekosistem hattında objesi insan olmayan kendi varlığı olan ekosistem hattının da olması gerektiğini belirtmek için sağlıklı çerçeve belgesini de hazırlıyoruz. Tüm İzmir’in çevre sorunları arasında kirliliğe yönelik kapsamlı bir çerçeve olacak. İzmir’in körfezi ve diğer çevre problemleri için oluşturabileceğim yol haritalarını hazırlıyoruz. 30 yıllık 2054 ufuğu var. İzmir’in planlamasını ve körfez ile etrafındaki yapılaşmayı rahatlatmaktır. Sadece karadan başlamıyor, denizden başlıyor. Deniz alanlarını da planlamak gerekiyor. Ajandamıza da gerekli tüm çalışmalarda kıyı alanlarının ele alınması meseleleri de var. Körfez ve su ekosistemine de bundan ibaret olduğuna bakmıyoruz. Gediz başta olmak üzere kentimizde hem yaşam kaynaklarını hem de havzalarımızı korumak ve ekosistemi de korumak temel amaçtır. Üçüncü olarak daha uzak olan 2074 ufuğudur. Yapacağımız her iş bu iki jenerasyon arasında bir ufuk niteliğindedir. Körfez’i yeniden ele almak için başlangıç noktasındayız bunu da çok iyi kullanmamız gerekiyor. Bütün konularda İzmir 2074 çerçeve belgesi için girişim başlattık. Körfez’le birlikte yapacağımız çalışmalar 7 Aralık’ta körfez ve havzamız olarak ele aldığımız panelle devam edecek. Buradaki içerikte ise çerçeve belgesini de ele alarak sonuçları takip edip kullanışlı hale getirmeyi hedefliyoruz” şeklinde konuştu.
‘67 noktada TUBİTAK verileri var’
İZSU Genel Müdürü Gürkan Erdoğan, “İZBB sahada olan bir kurum. Sorunların çözülmesi için sahada olan bir kurum. Burada ne yaptığımızı da buradan göreceğiz. 2023 yılı ekim ayında bu türü gözlemledik ve ekim ayının sonunda bu ark ortaya çıkmıştı ve ilk yağmurlarla etkisini kaybetmişti. 2000-2018 yılları arasında deniz bilimleri enstitüsü ile biliyoruz bunları. 67 izleme noktasından TÜBİTAK numune alarak bizlerle paylaşıyor. Nitrat, amonyum, klorofil etkisi mevcut. Bu konuda TÜBİTAK etkisiyle elde edilmiş değerlerdir. Körfez suyunun kalitesi olarak ise tartışmalarda bir yıl önce değerler ise tartışmalar sürüyor. Körfez’de yüzülebilir yerin olması gerekmesi için birçok değer önemlidir. Burada iki etkiyle bu körfezde yüzülebilir olmasına karar vermemek gerekiyor. Herhangi bir yer yüzülmeye açılacaksa birçok parametrenin izlenmesi ve öyle karar verilebilmesi gerekiyor. Ama şu an bu konuda karar verecek bir durumda değiliz. Kirletici kaynaklar arasında GEDİZ nehri, organize sanayi tesisleri, gemiler, liman ve tersanelerin yanında dış etkenler kirliliğe yol açan ana sebeplerdir. Alsancak yağmur suyu ayrıştırma projesinde beş terfinin bu havzaya su geliyor ve birleşik sistemle çalışıyor. Bunun ihalesi 6 Aralık’ta tamamlanıyor e yapım aşamasına geçecek. İzmir körfezine dökülen derelerden 150 bin ton atıklar temizleniyor. Tamamında ise batık çalışma yapılıyor” işaretini verdi.
‘Ciddi sorunları beraberinde getiriyor’
Çin Halk Cumhuriyeti Deniz Ekolojisi ve Çevre Bilimleri Laboratuvarı Uzmanı Dr. Isaac Yongquan Yuan, “Bu alanda modifiye edilmiş kil teknolojisi diyoruz. Niçin tedavi edilmeli ve böylesi bir öngörüye ihtiyacımız var. Bu noktada çok önemli bir takım önemli alanların bu noktada su yüzeyinde olduğunu bilmeliyiz. Bundan çok kötü birtakım ortamların ve çevresel problemlere sebebiyet verecek unsurların ve tarım ile insanlara zarar verecektir. Özellikle son 20 yılda buradaki aktif seviyelerde büyük bir artış var. Ciddi sorunları da beraberinde getiriyor. Deniz canlılığına zarar veriyor. Özellikle deniz yüzeyindeki kültürümüzün kaybına ve milyarlarca kayba neden olur. Bu sebeple hayatın kaybeden insanlar da oldu. Orman yangınları olmuş olduğu gibi bunun da çok acil şekilde çözülmesi gereken bir çevresel felaket olması gerekiyor. Yangınları söndüren aletler var ise bu konuda patlamaları da önleyen malzemelerimiz olması gerekiyor. Saha çalışmalarını da yapmalıyız. Bu noktada çok yene yöntemler vardır. Fiziksel yöntemler gerekiyor. Su yüzeyinin temizlenmemesinde fiziksel önlemler ile bunlardan kurtulmak mümkün. Buradaki hücrelerin tahrip edilmesi de mümkündür. Kilometrelerce alanda n bahsediyoruz. Çok etkin bir şekilde büyük yelpazede ve kimyasal önlemler de mümkündür. Buradaki aktif etkinsin azaltabilir ve bu sayede de çevresel kaygılar azaltılmış olur. Biyolojik önlemler gelince de bakterilerde bahsediyoruz. Bir tür organizmalar da olacaktır. Buradaki çeşitliliğin de azaltılması da bu konuda önlem alınabilir” sözlerine yer verdi.
‘Sıcaklık, plankton etkilerine bakmak gerek’
Uzman Dr. Isaac Yongquan, “Çin’de buna modifiye edilmiş kil örneği vermiştik. Killeri su yüzeyine çekip 30 dakikada temizleyebiliriz. Bu teknoloji ise Çin teknolojisiyle önlenebiliyor. Bu da deniz felaketini de önleyebiliyor. Bu yöneteme İzmir körfezinde de kullanılabilir. Bu metot ise bu noktada kil parçacıkları ve yüzde 70-80 oranındaki hücreleri ise temizlenebilir. Tarımda meydana gelen birtakım organizmaların da meydana geldiğini, toksik hücrelerin oluşmasında da yine hücrelerin bölünebilmesi ve deniz tabanına gönderilme işlemiyle elde edebiliriz. Birikimlerin deniz dibine gönderilmesi önem taşıyor. Bu konuda değerlendirmeler ise ABD ile yapılan bir değerlendirmeler ile buradaki yaklaşımları da diğer organizmalara zarar verilmediğini söyleyebilirim. Çevrede ise önemli etkenler ise raporlarla mümkün. Bizim buradaki çalışmalarımız için de bu ekipmanların olması gerekiyor, ki bunlar küçük alanlarda, tekneler aracılığıyla kullanılabilir. Bu metot sadece Çin’de değil çeşitli ülkelerde de uygulanan bir metottur. Nova ve farklı enstitülerde ile farklı iş birliklerimiz var. Peru bu ülkelerden bir tanesidir. STK ile de çalışıyoruz. İzmir’de ise, şunu öğrendim ki. Birtakım tavsiyeler de vermek isterim. Bizler, özellikle çerçeveyi gözlemlemek gerekiyor. Birtakım parametrelere bakmak gerekiyor. Sıcaklık, plankton ve yapılaşmalarıyla değişkenlerine bakmak gerekiyor. İkinci bir nokta ise özellikle bu noktalarının kirleticilerinin önünü kesmek gerekiyor. Bu konuda büyük bir zararı var. Özellikle karadan denize olan iç kısma izotopların da kültür çiftlikleri de yer alıyor. Bu konuda ise etkin izlenmesi gerekiyor. Ama aynı zamanda bir takım ekolojik iyileştirilmeleri de gerekiyor. İzmir’de ise bu konuları dile getirmek gerekiyor. Nihai sözlerimde ise, bu noktada HAB bir felaket olarak karşımıza çıkıyor. Orman yangınlarıyla nasıl mücadele edilmesi gerekiyorsa bu HAB’lar ile de aynı şekilde mücadele edilmesi gerekiyor. Bu patlamaların ise patlama stratejilerinin de kullanılması gerekiyor. Bütün bu huşuları da İzmir için kullanılması mümkündür” ifadelerini kullandı.
‘Alklerin toplanması ile biyo kömür elde edilir’
Ocean THERM Baş Teknolojisi Yöneticisi Olav Holllingsaeter, “Bu problemle biz de karşılaştık. İzmir’de de bu problem mevcut. Alk patlamalarının yayılması da mevcut. Bu konudaki araçlardan birisi hava kabarcığıdır bizler de bu konuda perde teknolojisini kullanıyoruz ve elektrik enerjisinden de faydalanıyoruz. Bu teknolojisi de etkin kullanıyoruz. Sıfır derecenin altında düşerek donmuş katmanlarla karşılaşıyoruz. Özellikle denize doğru tatlı suların hareket etmesiyle kolay bir şekilde karışım sağlanıyor. Bu noktada ise tatlı suların ise kirletiliyor olması da özellikle denize karışımları noktasında tatlı suların yüzeyinde görülüyor. Hava kabarcığı perdesi ise alk patlamalarının körfezin etrafındaki yayılması engellenebilir. Bu noktada ise sorunların izole edilmesi sağlanabilir. Buradaki 2 bin 400 metre bir alandan bahsediyoruz. Burada ise iki tane kompresöre ihtiyaç vardır, yeterli olacaktır. Sıcaklık daha soğuk ise 6 metrelerce yüzey kıyasla düşündüğümüzde bu da ise yüzey sıcaklığını düşürmüş olacaktır. Buradaki alkleri toplayabilirsek ve toplaması da kurutulması da mümkün, kütle ile biyo kömür elde edilebilir. Bu noktadaki hava kabarcığını bariyeri de üst kısma ilerliyor ve alklerde ise bu yüzeyde toplanamamaktadır. Nasıl bu sistem uygulanacak dersek, kıyılardaki kompresörler havayla doldurulmuş durumda. Tabana doğru bir unsurların bu noktada alp patlamalarının deniz yüzeyinin kısmına çıkması son bulacaktır” şeklinde konuştu.
Comentarios