top of page

KADRİYE YAKAR: BERGAMA BİZE SAHİP ÇIKMADI.


Bergama Yaşam . Com / Özel Haber


1980'lerde Bergama Halk Eğitim Merkezi'ne öğretmen olarak atanan, emekli olduktan sonra da 2009 yılında S.S. Bergama El Sanatları Emek Yoğun Kooperatifini kuran, ülkemizin Yaşayan Kültür Hazinesi Taşıyıcısı ve Devlet Sanatçısı unvanına sahip dokuma ustası Kadriye Yakar ile Bergama halısını, Anadolu halılarını, el dokumacılığının dününü ve bugününü konuştuk.

Kooperatifiniz ne zaman kuruldu?


“Bergama'ya yolum 1986 yılında Halk Eğitim Merkezi'ne öğretmen olarak atanmamla düştü. 1986 yılından bu yana Bergama'dayım. Emekli olduktan sonra 2009 yılında kurucu üyesi olduğum ve başkanlığını yaptığım S.S. Bergama El Sanatları Emek Yoğun İşletme ve Pazarlama Kooperatifini kurduk.”


Neden kooperatif kurmak istediniz?


“Türkiye genelinde halıcılık ve el sanatları, sadece Bergama özelinde değil, Türkiye’de devlet korumasında olmadığı için önemli bir kültürümüz yok olmak üzereydi. Buna gönlüm razı olmadı, halıcılık kooperatifini kurdum. Adını da Bergama olarak koydum, çünkü Bergama Halısıyla kilimi ile dünyaca üne sahipti, hatta keçisiyle ünlüydü. Bölgemizde "Aigai" adı taşıyan antik kentimiz, eski Yunanca'da “αίγα” (Keçi) kelimesinden türetilmiştir. Dönemin bu antik kentinin en önemli geçim kaynağı halıcılık ve hayvancılık üzerineydi. Ayrıca, bu pazarın içeriği, Uşak’tan Antalya’ya kadar coğrafi olarak uzanıyordu. Bildiğiniz gibi, Bergama Krallığının sınırları geniş olduğu için, bu pazara yapağı getirenlerin geldiği yerler de bu coğrafyalara kadar uzanıyordu.


Yapağı yapıp getiren kişi ayrı, onu alan ve eğiten kişi (esnaf) ayrı, boyayan ayrı, halısını yapıp onu pazara sunan ayrıydı. Yani halı üretiminde bu coğrafya ve ülkemiz dünya sıralamasında birinci sıradaydı. Araştırmalarımda, Bergama'nın 50'nin üstünde çeşit halıya sahip olduğunu gözlemledim. 14. yüzyıldan bugüne kadar olan halılarımızı, üyelerimizle açtığımız kurslarımız ve kendi yetiştirdiğimiz dokuyucularımızla gün yüzüne çıkartmayı amaçlıyoruz.”




Kaç üyeniz var?


“7 üye olarak kurduk kooperatifimiz, kendi yetiştirdiğim öğretmenlerime üye olarak kooperatif kurulumunda ortaklaşa karar aldık. 20 üye ile sınırladık. 20 üyenin haricinde de kadın sayımız çok fazla. Türkiye genelinde Konya, Kayseri, Siirt, Balıkesir illerimizde üretime teşvik ettiğimiz, evinde üretim yapıp pazar bulamayan dokumacı kadınlarımıza da kooperatifimiz olarak destek veriyoruz. Üretimlerini teşvik edip ürünlerine pazar bulmalarına yardımcı oluyoruz. Bergama’da kurduğumuz Kooperatifimiz aslında Halıcılık kapsamında Dünya’ya açılan bir pencere haline gelmiştir. Buradan tüm dünya ya hem Bergama halılarını hem de ülkemizin diğer bölgelerinde dokunan halıları üretimiyle tanıtımı ve pazarlamasıyla dünya ya açıyoruz.”


Üyeler kendi bulunduğu ortamda mı halı üretimi yapıyorlar?


“Kendi üretim atölyemiz var. Evlerinde yeri olmayan üyelerimiz buraya geliyorlar ve burada üretim yapıyorlar. Evlerinde yeri olanlar ise evlerinde üretim yapıyorlar.


2016 yılında Kültür Bakanlığımızla yapmış olduğumuz ortaklaşa proje çalışmamızla Bergama Karevliler köyünde yok olmaya yüz tutmuş Bergama Halılarını dokuma projesi yaptık. Bu proje ile Türkiye’de bir ilki başardık. Orada yetiştirdiğimiz dokuyucularımız köylerine tezgahlarını verdik. Onlar önce atölye sisteminde çalıştılar. Sonra sistem oturduktan sonra herkes evinde üretim yapar hale geldi.”


Ne kadar üretim yapılıyor?


“Aylık 100 metrekare civarı. Bunun yanı sıra diğer bölgelerde bulunan dokumacı üreticilerimizle onlarla protokol yapıyoruz. Onların bitirdiği ürünleri de alıp burada sergileyip ayrıca pazarlıyoruz. Satıldığı anda da hesaplarına paralarını geçiyoruz.”



Ülkemizde el dokuması halıcılık ve kilimciliğin durumu nedir?


Halıcılık ve Kilim yok olmaya yüz tutmuş değil, kaderine terk edilmiş.

“Benim gördüğüm Türkiye’de halıcılık ve kilim dokumacılığı yok olmaya yüz tutmuş değil, kaderine terk edilmiş bir durumda. Çünkü zamanında ülkemizde iyi bir potansiye sahipti. Her evde tahta tezgahlarda halı ve kilim dokunurdu. Oldukça yaygındı. Benim yetiştiğim dönemlerde 1974 yılında başladım ben mesleğime o yıllarda çok iyi hatırlıyorum, hemen hemen her köyde mutlaka halı ve kilim dokuyan kadınlarımıza rastlanırdı.


O üretimleri elimizden Çin piyasası aldı. O tahta tezgahlarda odun olarak yakıldı. Aslında kadınlarımız için o üretimler bacasız bir fabrikaydı. Kadınlarımızın önemli bir kaynağı ayrıca mesleği oluyordu. Bunun yanı sıra kültürümüzü yaşatıyordu. Bu bizim Ata kültürümüz orta Asya’dan bizim atalarımız gelirken hayvancılık da gelir kaynağı idi hayvanın etinden sütünden derisinden kılından her şeyinden faydalanarak gelen bir kültür bu. Ve atalarımız doğal olanı olması gerekeni yapmışlar. Dokunan halı kilim hatta kıl çadırları, bildiğiniz gibi klimatik özelliklerine sahipti. Günümüzde maalesef bırakın dokumacılığı, hayvancılık da bitmiş durumda.


Bu kültür ve üretim yok olup unutulduğu için ben bunları gün yüzüne çıkarmayı amaç edindim. Görev yaptığım tüm köylerde, orada yapmış olduğum gözlemlerimde de “keçi kılı mucizesi” adlı TÜBİTAK destekli projemi gün yüzüne çıkardım. Türkiye patentini aldım, arkasından markalaştım. Marka adım “Kadriye Yakar”.


Yaşayan Kültür Hazinesi Taşıyıcısıyım. Kültür Bakanlığı'ndan devlet sanatçısı ünvanına sahibim.


“Tüm yaşamımda bir Türk kadını olarak gerek kooperatif kurma mücadelem gerekse kadınlarımızın halı kilim dokumacılığı yönündeki tüm çalışmalarım, onları bir meslek sahibi yapma mücadelem bana devletimiz tarafından verilen “Yaşayan Kültür Hazinesi Taşıyıcısı” ödülünü kazandırdı. Aynı zamanda Kültür Bakanlığının Devlet Sanatçısı ünvanına sahibim. 14. yüzyıldan bugüne kadar gelen Bergama ve Türk dünyası Anadolu halılarını gün yüzüne çıkarırken aynı zamanda mesleğimin ekspertizliğini yapıyorum. Tadilatını tamiratını yapıyorum. Halıcılık ve kilimle ilgili aklınıza ne gelirse hepsinin içinde var oldum. Yok olmasının önüne bir nebze geçmiş olmak beni gururlandırıyor.”


Bütün bu mücadelisinin yanı sıra; Kadriye Yakar’ı kendi iddiasına göre üzen ve kahreden bir serzenişi de var. Bu üzüntüsü nedir diye kendisine sorduğumuzda şu şekilde açıklama yaptı.


“Bergama’da halıcılık işiyle uğraşan esnaflar, bu kadının burada ne işi var, dışarıdan geldi, halıcıya el koydu demeleri. Ben bu ülkenin vatandaşıyım. Ben bir Türk kadınıyım ve ata kültürümüze sahip çıkıyorum. Bu mesleğin yok olmamasını engellemek için öğretmenliğini yapıyorum. Kooperatifimiz bünyesine çalışan kadınlarımızı sıfırdan alıp öğreterek meslek sahibi yapıyorum. Bu durum beni üzmekle birlikte daha çok hırslanmama çalışmama sebep oluyor.”


50 çeşidin üstünde Bergama halımız var.

“Bergama halısı denilince 50 çeşidin üzerinde halımız var. Bunlara örnek verirsek Bergama Holbein var. Bergama halılarını tablolarına taşıyan dünyaca ünlü ressam Hans Holbein’ı onure etmek için Bergama Holbein olarak adlandırılmış. Lotto grubu denilen bir çeşidimiz var. Ama ne yazık ki “Kız Bergama Halımız” var ya da Yağcıbedir. Bu çeşitler nedense hep ön planda.”



Halılarımızı dünyaya pazarlıyoruz.

“Kooperatif olarak bugün halılarımızı dünyaya pazarlıyoruz. Herhangi bir pazar sıkıntımız yok. Almanya, Amerika ve Çin’e kadar halılarımızı ihraç ediyoruz.”


Halıların değeri neye göre belirleniyor?


“Halılarımızın değeri çok yüksek. Malzeme, işçilik ve kalite bu konuda en önemli ölçüt. 60 yılı geçen halı ve kilimler ayrıca antika olarak sınıflandırılır.”


Kooperatif olarak bu alanda vermiş olduğunuz mücadele de Bergama’da değeriniz biliniyor mu?



Bergama Bize Sahip Çıkmadı.

“Bergama El Sanatları Emek Yoğun İşletme ve Pazarlama Kooperatifi olarak biz sessiz çığlığız. Bildiğimiz işi yapıyoruz. Biz başarıyı zaten yakaladık. Sadece kıskanılıyoruz. Bu da güzel bir duygu. Genel manada Kültür Bakanlığımız, Ticaret Bakanlığımız sahip çıkıyorlar. Aile ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Türkiye’de bir ilki başardık. İzmir’de Buca Kadın Sığınma Evine tezgah verdik, malzeme verdik, proje geliştirdik. Bu projemizin bileşkesinde Aile Sosyal Güvenlik İzmir İl Müdürlüğü, İşkur, Halk Eğitim ve kooperatifimiz olarak 4’lü protokol olarak bu proje gerçekleşti. Orada yetişen kadınlarımızı devlet koruması altındaki kadınları istihdam ettik. Çocuklarını okutuyoruz.


Fakat Bergama’da bu alanda gösterdiğimiz mücadeleye sahip çıkılıyor mu derseniz, tek kelime ile hayır derim. Kooperatif olarak bu kültürü yaşatıyor, sahip çıkıyor yada üretim yapılıyor deyip de Bergama’nın tarihi yerlerinde kooperatifimize bir alan tanıyalım denmiyor. Bak, bu kadın da gelmiş bizim Bergama halılarımızı gün yüzüne çıkartıyor. Bergamalı kadınlarımızı istihdam ediyor, meslek edindiriyor, Bergama’nın adını dünyaya duyuruyor denmiyor. Ben de bize sahip çıkılmadığı için Kültür Bakanlığından Kızıl Avlu’nun karşısında bir yer tahsisi istedim. Ben talep etmiyorum artık ama şunu bilmeleri gerekli; Belediyemiz ve Bergama Ticaret Odamız olsun tarihi kültürel değeri olan bir binamızda kooperatifimize tahsis edebilirler, buradan açık açık söylüyorum; Bergama müzesinde bulunmayan Bergama halıları bizde mevcut. Bu halıların sergilenmesi lazım. Bu Bergama’nın bir ayıbıdır. Bergama’ya turistler gelip gidiyor, burada geziyor, görüyor. Ben Almanya Berlin’e gittiğimde Pergamon müzesinde Bergama’ya ait tarihi ünlü halıları orada gördüm. Burada Bergama’nın kalbinde niye bu yok?”


Kendi işletmemi KOSGEB destekli olarak kurdum.

“Kooperatif başkanlığının yanı sıra az önce ifade ettiğim gibi 'Kadriye Yakar' markasını taşıyan bir işletmem var. Yaşayan Kültür Hazinesi Taşıyıcısı olduğum için kendi işletmemi KOSGEB desteği ile kurdum.”


Kooperatifimizde kadın-erkek ayrımımız yok.

“Kooperatifimiz bünyesinde sadece kadınlarımız yok. Bizim tiftik çalışmalarımızı üreten kişiler erkekler. Kadın-erkek diye bir ayrımımız yok.”


Kadriye Yakar Kimdir?

1962 doğumlu Kadriye Yakar, Tokat Yakupoğlu Halıcılık Okulu’ndan mezun olduktan sonra Kütahya Simal Kestel Köyünde dokuma ögreticiliğine başladı.Bergama Halk Egitim Merkezinde uzun yıllar kadrolu usta öğretici olarak çeşitli halı firmalarına danısmanlık hizmetleri sunarak 2004 yılında emekli oldu.


2009 yılında, yörede yaşayan kadınları istihdam sağlamak ve yok olmaya yüz tutmuş Bergama’nın el dokuma Halı ve Kilimlerini gün yüzüne çıkardı. Kooperatif olarak UNESCO somut olmayan kültürel miras taşıyıcısı olarak Bergama kent kimliğine büyük katkılar sundu.




0 yorum

Comments


bottom of page